Erdoğan’ın iletişim aklı muhalefeti sahneye taşıdı
01.10.2025 22:50
Özgür Özel’in Silivri’de dile getirdiği “meşruiyet milletten alınır” vurgusu, Habermas’ın “meşruiyet krizi” kavramını gündeme taşımıştı. O vurgu, iktidarın içeride rıza üretemediğinde dışarıdan onay ve sembolik jestlerle nefes almaya çalıştığını gösteriyordu. Ancak 1 Ekim 2025 Meclis açılışıyla birlikte tablo değişti: bu kez iktidar, dışarıdan değil içeriden, bizzat muhalefet partilerinin fotoğraf karesinden meşruiyet üretme hamlesi yaptı.
Habermas’a göre modern demokrasilerde meşruiyet, yalnızca hukuki normların varlığıyla değil, yurttaşların o normlara gösterdiği rızayla mümkündür. Rıza üretilemediğinde “meşruiyet krizi” patlak verir. AKP iktidarının bir süredir yaşadığı sorun buydu. Ancak 1 Ekim sahnesi bu krizin yön değiştirdiğini gösterdi. Erdoğan, CHP’nin başlattığı tartışmayı bir “sohbet ve sıcak temas” gösterisine dönüştürerek, krizi absorbe etmeye çalıştı.
Erdoğan’ın bütün muhalefet liderleriyle yan yana görünmesi, hegemonik kapanın güncel versiyonu oldu. İktidarın meşruiyet açığı, muhalefetin kendi varlığı üzerinden kapatma çabası ile karşı karşıya kaldık.
CHP’nin Protestosu ve Yalnızlığı
CHP’nin oturumu protesto etmesi, meşruiyet tartışmasını büyütmeye aday güçlü bir hamleydi. Fakat diğer muhalefet partilerinin Erdoğan’la verdiği görüntüler, bu hamleyi yalnızlaştırdı. Kaldı ki plansız adım atmayan Erdoğan’ın bunu planladığı gün gibi ortadaydı.
Meşruiyet krizini teşhir eden aktör CHP oldu; ama krizi örten, maskeleyen görüntünün malzemesi ise diğer muhalefet partileri üzerinden üretildi. Burada asıl sorun, krizi büyütmek yerine iktidarın yeni meşruiyet sahnesine “figüranlık” yapılmasıdır.
Dışarıdan İçeriye, İçeriden Dışarıya
26 Eylül’deki yazımda dış meşruiyet ile iç meşruiyetin karşıtlığına vurgu yapmıştım. Şimdi ikinci perdede bu karşıtlık iç içe geçti. Erdoğan, Trump görüşmesinde olduğu gibi dışarıdan “meşruiyet” ithal etmek yerine, içeride muhalefeti yanına çekerek meşruiyet üretmeye çalıştı. Böylece meşruiyet krizinin dış politikadaki tezahürü ile iç politikadaki yeni manevrası birleşti.
CHP, meşruiyet tartışmasını Türkiye gündemine taşımakla büyük bir kapı araladı. Ancak iktidar, o kapıdan girerek tartışmayı kendi lehine çevirmeye yöneldi. Habermas’ın “meşruiyet krizi” tarifini, Gramsci’nin hegemonya kapanı tamamladı. Artık sorun yalnızca “iktidar dışarıdan meşruiyet ithal ediyor” meselesi değil; aynı zamanda “iktidar, içeride muhalefetin görüntüsü üzerinden meşruiyet üretiyor” meselesidir.
Azıcık iletişim aklıyla bakıldığında, 1 Ekim’de izlediğimiz bütün sahnenin, ABD’deki Erdoğan-Trump görüşmesinden sonra büyüyen “meşruiyet tartışmasına” karşı ince ince tasarlandığı anlaşılır. CHP’nin başlattığı tartışmanın toplumsal ve siyasal gündemi belirleyecek güçte olduğunu gören iktidar, bu tartışmayı boşa düşürmek için muhalefeti sahneye taşıdı.
Bu, yalnızca protokol gereği verilen pozlar değil; sistematik bir iletişim stratejisidir. Krizin dışarıdaki boyutu, içerideki fotoğrafla maskelendi. Dışarıda “taviz karşılığı meşruiyet” eleştirilerine maruz kalan iktidar, içeride “muhalefetle yan yana” görüntüsüyle yeni bir denge kurdu. Böylece iletişim alanında top karşı kaleye atıldı: tartışmanın öncüsü CHP yalnızlaştırıldı, iktidar ise muhalefetin tamamını meşruiyet alanına dahil etmiş gibi gösterildi
Karşımızda şu tablo var:
Meşruiyet tartışması CHP’nin çıkışıyla başladı, iktidarın dışarıdan meşruiyet arayışına işaret edildi. Meclis açılışında iktidar, muhalefet fotoğrafı üzerinden meşruiyet üretmeye yöneldi. Krizin büyüklüğü değişmedi, yalnızca sahnesi değişti. Ve bu yeni sahnede CHP dışı muhalefet, iktidarın hegemonya oyununa figüran olarak kullanıldı.