Kurultay Davaları Neden Açıldı?

Kurultay Davaları Neden Açıldı?

12.06.2025 14:50

İmamoğlu tutuklandı, diploma iptal edildi. Peki, neden yetmedi? Çünkü mesele sadece Cumhurbaşkanlığı değil… Meclis çoğunluğunu da korumak istiyorlar.

Türkiye siyasetinde 2025 yılının en çarpıcı gelişmelerinden biri, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve diplomasının iptal edilmesi oldu. Elbette bu adımlar sadece kişisel değil; toplumsal ve siyasal etkileri itibariyle son derece sistematik bir stratejinin parçası. Fakat bu planın yalnızca Cumhurbaşkanlığı seçimlerini hedef almadığını artık çok net biliyoruz.

Sonraki hedefin, CHP'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirme ihtimalini ortadan kaldırmak olduğunu görüyoruz. Ve bu amaçla, şimdi kurultay davaları bir araç olarak sahneye çıkarıldı.

1. Neden Meclis Önemli?

2023 seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanlığı makamı kıl payı korunabildi. 2024’teki yerel seçimlerde CHP hem büyükşehirlerde üstünlük kurdu, hem de ülke genelinde AK Parti’nin önüne geçmeye başladı. Bu yükseliş 2025’te yapılan son anketlere açıkça yansıyor:

Anket Şirketi

Tarih

CHP (%)

AKP (%)

Fark

Di-En Araştırma

Mayıs sonu

36,8

27,1

+9,7

Türkiye Raporu

Haziran başı

34,2

29,5

+4,7

SONAR

Haziran

35,0

30,5

+4,5

Bu tablo, CHP’nin bir sonraki seçimde hem Cumhurbaşkanlığı hem de Meclis'te çoğunluk ihtimalini ortaya koyuyor. İşte bu yüzden İmamoğlu’nun sadece sahadan çekilmesi yeterli değil. CHP’nin Meclis’te çoğunluğu elde etme umudu da kırılmak zorunda.

Kurultay Davalarının Asıl Amacı

CHP’nin kurultayı, 2023 sonbaharında yapıldı. Bu kurultayda değişim çağrısı kazandı, Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel’in önderlik ettiği yeni siyaset anlayışı partinin genel merkezine yerleşti. Ancak çok geçmeden, bu kurultayın “usulsüz” yapıldığı iddiasıyla soruşturmalar başlatıldı.

38. Olağan Kurultay hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 123 kişi şüpheli yapıldı. CHP’nin eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “mağdur” olarak çağrıldı. 3 Haziran’da mahkeme, iddianameyi kabul etti. 12 CHP’liye hapis istemiyle dava açıldı. Bir yandan da mutlak butlan arzusu ile başka bir dava sürdürülüyor.

Neden mi?

  • Mevcut CHP yönetimi, sokakta güçlü.
  • CHP'nin yükselen kadroları geniş halk kesimleriyle temas halinde.
  • Yapılan anketlerde, CHP bu kadrolarla birlikte AKP'nin önüne geçmiş durumda.
  • Dolayısıyla bu yönetimin tasfiye edilmesi, seçim performansını aşağı çekmenin en garantili yolu olarak görülüyor.

Satrançta Bir Sonraki Hamle: Yönetimi Değiştir, Bölünmeyi Tetikle

Bu davaların doğrudan sonucu, mevcut CHP yönetiminin görevden alınması olabilir. Ve bu tek başına bir hedef değil. Asıl amaç, bu yolla parti içinde yeni bir kırılma, yani kontrollü bir bölünme yaratmak.

Şöyle düşünün:

  • Mahkeme, 30 Haziran’da CHP kurultayını iptal ederse, bugünkü yönetim otomatikman düşecek.
  • Bu durumda CHP ya olağanüstü kurultaya gidecek ya da mahkeme kararı ile kayyım benzeri bir iç yönetim oluşturulacak.
  • İktidar, CHP’yi bu süreçte “krize girmiş bir parti” olarak gösterecek.
  • CHP seçmeni içinde kafa karışıklığı yaratılacak; bu da oy kaybına yol açacak.

Ve maalesef, bu planın uygulamasında bazı eski CHP’liler – bilerek ya da bilmeyerek – bu hamleye destek veriyor.

Neden Şimdi? Çünkü Anketler Korkutuyor

Kurultay davalarının zamanlaması tesadüf değil. Haziran anketleri açıklandıkça CHP’nin AKP karşısında öne geçtiği netleşti. Sadece oy oranları değil, seçmenin eğilimi, coğrafi dağılımı, yaş aralığı gibi birçok veri, CHP'nin Meclis’i alabileceğini söylüyor.

Bu durum, iktidar açısından hayati bir tehdit. Çünkü:

  • Meclis çoğunluğunu kaybetmek, yürütmenin frenlenmesi demek.
  • Cumhurbaşkanı seçilse bile Meclis engeli ile karşılaşacak bir iktidar yapısı, bugünkü güç ilişkisini sürdüremez.
  • CHP yönetiminin tasfiyesi ile parti içi kaos yaratılarak bu tehlikenin önü kesilmek isteniyor.

Hukukun Ötesinde Bir Strateji Var

Kurultay davası bir hukuk meselesi değil, bir siyaset mühendisliği operasyonudur. Ve bu operasyonun amacı çok açık: CHP'nin Meclis'te çoğunluk elde etmesini önlemek.

Bu dava ile:

  • CHP’nin ivmesi durdurulmak isteniyor,
  • Seçmen güveni zedelenmeye çalışılıyor,
  • Parti içi bölünme teşvik edilerek parçalanma hedefleniyor.

Ve tüm bunlar, yalnızca 30 Haziran’daki mahkeme kararıyla değil; medya, bürokrasi, yargı ve hatta eski CHP’li figürler üzerinden adım adım inşa ediliyor.

İmamoğlu’nun tutuklanması nasıl “yarışı kazanabilecek” bir ismi saf dışı bırakmayı hedefliyorsa, kurultay davası da “yarışı kazanabilecek” bir partiyi durdurmayı amaçlıyor.

 

Önceki
HTS Kayıtları ve Etkin Pişmanlık Yargı Kararlarında Nasıl Değerlendiriliyor?
Sonraki
Komisyondan Dışlanmak Değil, Siyasetsizleştirilmek: CHP’ye Biçilen Gömleği Kim Giymeli?