Hedef Kişi Değil, Hedef Halk TV: Cafer Mahiroğlu Üzerinden Kurulan Sessizlik Senaryosu

Hedef Kişi Değil, Hedef Halk TV: Cafer Mahiroğlu Üzerinden Kurulan Sessizlik Senaryosu

12.06.2025 09:44

Bir süredir kamuoyunun gözü önünde, ama kamu vicdanının uzağında garip bir senaryo sahneleniyor. Başrolde Halk TV var. Figüranlar çok. Ama senaryo belli: Susturmak.

Bu süreçte ismi tekrar tekrar gündeme getirilen bir isim var: Cafer Mahiroğlu.

Mahiroğlu, 35 yıldır hem İngiltere’de hem Türkiye’de iş yapan, kamuoyunun iyi bildiği bir iş insanı. Ancak esas dikkat çekici olan, Mahiroğlu’nun aynı zamanda Halk TV’nin sahibi olması. Bugün Halk TV, Türkiye’nin en çok izlenen, en etkili muhalif yayın organlarından biri. Dolayısıyla mesele Cafer Mahiroğlu değil. Mesele Halk TV. Mesele, bu kanalı susturmak. Oradan da CHP’ye, hatta Türkiye’deki demokratik kamuoyuna kadar uzanacak bir operasyon hattı kurmak.

Kurultay Operasyonu: MASAK Raporunun “Sansürlü” Gerçeği

Bu organizasyonun ilk işaretini CHP Kurultayı sürecinde gördük. Daha iddianame bile ortada yokken bir MASAK raporu sızdırıldı. Raporda Mahiroğlu’nun hesap hareketleri incelenmiş, açıkça “herhangi bir yasadışı işleme rastlanmamıştır” denilmişti. Fakat ne hikmetse, bu ifade kamuoyuna açıklanan iddianamede yer almadı.

Yani, adeta Mahiroğlu’nun adının “bir şekilde” orada geçmesi yeterliydi. Önemli olan suç isnadı değil, isim ilişkilendirmesiydi.

Ama amaç başka: İsmi bir kez geçti mi, gerisi çorap söküğü gibi gelir sanılıyor.

Aktaş İfadesi: “Anladığım kadarıyla…” ile Başlayan Yakalama Kararı

İkinci perde, Aziz İhsan Aktaş’ın ifadelerinde sahneye konuldu.

Aktaş, etkin pişmanlıktan faydalanmak istiyor. Tam 11 saatlik ifade süreci sonunda ortaya çıkan şey sadece 5 sayfalık bir metin. Ve o ifadede, Mahiroğlu'nun adı sadece tek bir cümlede geçiyor:

“Anladığım kadarıyla Yusuf Yadoğlu, Remzi Baka ve Cafer Mahiroğlu bu projelerde ortak olmuşlar ve anlaşmışlar.”

Yani “anladığım kadarıyla…”, “ortak olmuşlar…” cümleleriyle kurulmuş, mesnetsiz bir iddia üzerinden yakalama kararı çıkarılıyor.

Dahası mı?

Bu projeye dair bahsedilen ihaleyi kazanan kim? Aktaş’ın kendi şirketi. Mahiroğlu’nun herhangi bir şirketi yok, ortaklığı yok, teklif dahi sunmamış. Ama bir kişinin sezgisiyle, ima dolu bir cümlesiyle, Mahiroğlu hakkında yakalama kararı çıkarılıyor.

Bu, Türkiye yargısının geldiği yerin açık bir özetidir. Delil değil, ima yetiyor.

Flash Haber TV: Zaman Makinesiyle Yazılmış Bir Hikâye

Üçüncü perde Flash Haber TV

Kanal, Erkan Kork tarafından 9 Ocak’ta satın alınıyor. Yaklaşık iki ay sonra gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel, Kork’la görüşmek istiyor. Sonrasında Kork tutuklanıyor. Ve bu gazeteciler hakkında suçlamalar başlıyor. Gerekçe? “Kork’u baskı altına alıp, kanalın satışını engellemek istemişler.”

 

Ama dikkat: Kanal zaten aylar önce satılmış. Kork, görüşmeyi satıştan sonra kabul etmiş. Tüm bu hikâyenin içine Cafer Mahiroğlu’nun adı da “bir şekilde” karıştırılıyor. Oysa ne ifade metinlerinde Mahiroğlu’na yönelik somut bir suçlama var, ne de olayla ilgisi.

Bu artık bir alışkanlık haline geldi: Olay ne olursa olsun, Mahiroğlu’nun adı bir köşeden geçiriliyor. Suçlama yok, delil yok, ilişki yok ama “ismi geçsin yeter.”

Amaç Ne?

Mahiroğlu’nun ifadelerinde de altını çizdiği gibi mesele kişisel değil. Mesele Halk TV. Mesele, Türkiye’de medya özgürlüğünün son kalelerini etkisizleştirmek. Halk TV susturulursa, muhalif kamuoyu sesini nereden yükseltecek?

Halk TV’ye dönük bu sistematik yıpratma çabası, basit bir yargı süreci değil, topyekûn bir medya operasyonudur.

Son Söz: Gerçek Yavaş Yürür Ama...

Cafer Mahiroğlu’nun açıklamasında söylediği gibi:

“Hakikat yavaş yürür ama mutlaka bir gün yalanı geçer. İftira sahipleri de yalanlarının altında kalır.”

Bugün yaratılan bu sis perdesi, elbet bir gün dağılacak. Ancak o güne kadar, kamuoyunun ve bağımsız basının bu gerçeklere sahip çıkması gerekiyor.

Çünkü mesele artık bir kişi değil, bir ilke meselesi: Basın özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü.

Önceki
Cezaevleri aynadır: Elif Atayman ve Selahattin Demirtaş
Sonraki
Komisyondan Dışlanmak Değil, Siyasetsizleştirilmek: CHP’ye Biçilen Gömleği Kim Giymeli?